Çepni ve Çevresi Yardımlaşma Derneği Almanya’da bir ilke imza attı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Anadolu’da kurtuluş ve bağımsızlık savaşını başlatmak üzere Samsun’a çıkışının 100. yıldönümü anısına Almanya’nın Wuppertal kentinde Atatürk Büstü yapıldı. Halkın ve şehir idarecilerinin ve T.C. Düsseldorf Konsolosluğu yetkililerinin, CHP Köln Derneği ve diğer sivil toplum örgütlerinin de katılımıyla yapılan açılış töreni saygı duruşu, istiklal marşı, konuşmalar ve müzikle tamamlandı.
Yapılan konuşmalarda günün önemi vurgulandı. İçinde bulunduğumuz zor şartlarda 19 Mayıs 1919 ruhunun ne kadar önemli olduğu, ülkemizin bağımsızlığının ve varlığının; 19 Mayıs 1919’u ve Mustafa Kemal’i doğru anlamakla mümkün olduğunun altı çizildi.
Ayrıca, törene katılan davetlilerce; yurt dışında, devletimize bağlı farklı kurum ve kuruluşlara rağmen, Anadolu’dan bir kasaba derneğinin bu günü anıtlaştırması takdirle karşılandı.
Bu tarihi günü anlamlı ve Ata’sına yakışır bir şekilde taçlandıran; Dernek Yönetim Kuruluna, büstün yapımını üstlenen ve yapan Emsalettın Temel’e teşekkür ederiz.
Çepni ve Çevresi Yardımlaşma Derneği Başkanı Nilay Doğan
(Emsalettin Temel bütün masraflarını kendisi karşılamış ve kendisi yapmıştır. Derneğe ve Atatürkçülere armağanıdır.)
Büstün yapım aşamaları:
Günün anlam ve önemini üzerine konuşma yapan Emsalettin Temel’in Konuşma metni (Türkçe ve Almanca):
Saygıdeğer bayanlar,
Saygıdeğer baylar,
Değerli misafirler,
Bu anlamlı günü bizimle paylaştığınız için hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Derneğimize hoş geldiniz, şeref verdiniz!
Bugün burada, derneğimizde NİÇİN bulunduğumuzu, saygıdeğer konuşmacılar belirtti.
Samimiyetle söylemeliyim ki ben, çok heyecanlı ve sevinçliyim.
Neden mi?
Çünkü, yaklaşık beş yıl önce derneğimiz için düşündüğüm 19 Mayısın 1919”un 100. Yılı projesini bugün gerçekleştirmenin sevincini yaşıyorum.
Hayatımda İlk defa bir büst yaptım ve bu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Atamızın büstü oldu.
……………………
Sizler nasıl buldunuz, beğendiniz mi bilmiyorum, eğer beğendiyseniz ve günün anlamına layık olmuşsa ne mutlu bana.
Yine buraların düzenlenmesine, yapımına yardımcı olan arkadaşlara da özellikle teşekkür ederim.
Değerli dostlar
Bugün Gazi Mustafa Kemal’in yok oluşa giden bir ülkeyi kurtarmak için Anadolu’ya geçtiği, Samsun’a ayak bastığı günün 100. Yılını anıyoruz.
O günün; 19 Mayıs 1919’u anlamlı kılan ne?
100 yıl önceki 19 Mayıs 1919’u ve 100 yıl sonrası 19 Mayıs 2019’u anlamak için o günlerin Anadolu’sunu ve dünyayı iyi görmemiz ve tanımamız gerekir.
Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’ta söze şöyle başlar:
“1919 yılı Mayısı’nın 19. günü Samsun’a çıktım.”
Bu giriş cümlesinin ardından, “genel durum” der ve Osmanlı İmparatorluğu’nun o gün içinde bulunduğu durumu, genel görünümü özetler.
Bugünün diliyle paylaşmak gerekirse Atatürk’ün penceresinden görünüm satırbaşlarıyla şöyledir:
– Osmanlı’nın içinde bulunduğu grup, Dünya Savaşı’nda yenilmiş. Ordu zedelenmiş.
– Uzun yıllar savaşan ulus, yorgun ve fakir düşmüş.
– Ülkeyi Dünya Savaşı’na sokanlar kendi derdine düşmüş.
– Padişah yalnızca kendini ve tahtını güvenceye alabileceği önlemler peşine düşmüş. Daha sonra kaçacaktır.
– Damat Ferit Paşa başkanlığındaki hükümet padişahın buyruğuna bağlı ve kendini ayakta tutacak her türlü duruma, şarta razı. – Yabancıların tek beklentisi ise devletin bir an önce çökmesi.
Yani, emperyalist ülkelerin nihai stratejik hedefi; Anadolu’nun işgal edilip Türklerin geldikleri yere, Orta Asya Steplerine sürülmesi…
Atatürk,
19 Mayıs 1919’daki durumu özetledikten sonra kendi kararını, “ya istiklal ya ölüm” olarak açıklıyor.
Değerli dostlar
19 Mayıs 1919 da başlatılan bu kurtuluş savaşını acı ve tatlı yönleriyle hepimiz biliyoruz.
Birinci Dünya Savaşında müttefikimiz, beraber savaştığımız Alman dostlarımızda bu savaşların acı- tatlı yönlerini biliyor.
Acı – tatlı yönleri diyoruz ama savaşlar;
Hiçbir zaman tatlı olmamıştır…
Gerisinde acı ve gözyaşı bırakmıştır,
Yetim çocuklar, dul analar bırakmıştır…
Terkedilmiş topraklar
Yakılmış, yıkılmış evler bırakmıştır…
Bütün bunların bilinciyle bugün, 19 Mayıs 1919’un 100. Yılını anıyoruz ve anlamaya çalışıyoruz.
Değerli dostlar
100 yıl öncesini, 19 Mayıs 1919’u anlamak için Gazi Mustafa Kemal’i anlamak lazım.
Bunun için size, bir mektuptan bölüm okumak istiyorum.
Mektubu yazan M. Kemal Atatürk.
Çanakkale savaşı; 1915
İki önemli komutan:
M. Kemal ve Otto Liman von Sanders (Alman komutan)
Savaşı bitmiş.
Ve, Yıl 1934
Atatürk Çanakkalede şehid düşen Yeni Zelandalı yani Anzak, İngiliz, Fransız, Avustralyalı, Hintli, askerlerinin ailesine bir mektup yazar…
Der ki:
“Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar!
Burada, dost bir vatanın toprağındasınız.
Huzur ve sükun içinde uyuyunuz.
Sizler, Mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır.
Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
İşte Mustafa Kemal, bunun için Atatürk !
‘’Mecbur olmadıkça savaş bir cinayettir’’ demiştir.
“Yurtta barış, dünyada barış ‘’ demiştir.
İnsanlara, kini değil, nefreti değil, düşmanlığı değil ve hatta DİNLERİ de değil; bilimi yol gösterici olarak göstermiştir Mustafa Kemal Atatürk.
İngiltere Başbakanı David Lloyd George NE DİYOR :
‘‘Yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki 20. yüzyılın dâhisi Türklere nasip oldu ve kader onu bizim karşımıza çıkardı.‘‘
İtalyan radyosu Atatürkün ölümünü üzerine yaptığı yayında;
“Sezar, İskender, Napolyon ayağa kalkın, Büyüğünüz geliyor.”
Değerli Dostlar
Bu büyük insanın
Büyük komutanın
Büyük devlet adamının
20. yüzyılın dâhisinin
19 Mayıs 1919 da yaktığı kurtuluş ve kuruluş meşalesi sonucunda bugün:
Adı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olan modern ve çağdaş bir devletimiz var.
İşte bunlardan dolayı, 19 Mayıs 1919 aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin doğum günü tarihidir diyoruz.
Yani bugün aynı zamanda Cumhuriyetimizin doğum gününü kutluyoruz.
EVET; Değerli dostlar,
Bizler bunun için, YURT İÇİNDE olalım, YURT DIŞINDA olalım
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, 100 yıl önce yaktığı bu
tam bağımsızlık meşalesini;
her türlü zorluğa, baskıya ve şartlara karşı,
kuvvai milliye ruhu ile daha nice 100 yıllara taşıyacağız…
Bu bizler için bir tercih değil; tarihi ve vicdani bir sorumluluktur.
Daha nice yüz yıllara diyor, Almanya’nın Wuppertal kentinden,
Çepni ve Çevresi Yardımlaşma Derneğinden
ATAMIZA MANEVİ HUZURUNDAN SELAM GÖNDERİYORUZ !
Hepinize, bu anlamlı günü bizlerle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.
Saygılarımla
Emsalettin Temel
(Almanca)
Sehr geehrte Damen und Herren, liebe Gäste,
ich möchte mich bei Ihnen bedanken, dass Sie diesen besonderen Tag mit uns hier und heute teilen.
Daher möchte ich Sie ganz herzlich in unserem Verein willkommen heißen.Den Grund unseres Zusammenkommens haben die Redner vor mir bereits deutlich gemacht.Ich muss aufrichtig und ehrlich zugeben, dass ich mich unfassbar sehr freue und aufgeregt bin.
Warum ist das so?
Denn vor ungefähr 5 Jahren habe ich dieses Jubiläumsfest bereits vor Augen gehabt und freue mich, endlich den Tag realisieren zu dürfen. Ich habe zum ersten Mal in meinem Leben eine Büste fertigen lassen dürfen und dass es sich dabei auch noch um Mustafa Kemal Atatürk handelt, macht es noch viel bedeutsamer. Ich weiß nicht, was Sie über die Büste denken und ob Sie Ihnen gefällt, aber falls dem so ist und Sie es als würdig für diesen besonderen Tag erachten, freue ich mich umso mehr. An dieser Stelle ist mir wichtig, mich bei den Personen und Beteiligten zu bedanken, die diesen Tag ermöglicht haben und tatkräftig bei der Organisation und Umsetzung unterstützt haben.
Liebe Gäste,
heute hat Mustafa Kemal Atatürk vor 100 Jahren eine Nation davor bewahrt, einen Niedergang zu erleben, indem er Richtung Anadolu zog und seinen ersten Schritt in Richtung Freiheit in Samsun wagte.
Was ist so besonders an dem 19. Mai 1919?
Um den Tag 100 Jahre zuvor und 100 Jahre danach, heute, verstehen zu können, müssen wir die damalige Welt in Anadolu näher betrachten und besser kennenlernen. Mustafa Kemal Atatürk beginnt seine Worte in seiner Rede folgendermaßen:
„Ich habe am 19. Mai 1919 Samsun betreten.“, gefolgt von „Allgemeine Lage“ und erläutert, in welcher Situation sich das Osmanische Reich in jenen Tagen befand.
Um Atatürks Blick auf die damalige Situation in unseren eigenen Worten zusammenzufassen, beschrieb er Folgendes:
- Die Gruppe, der sich das Osmanische Reich angeschlossen hatte, wurde im Krieg besiegt, die Truppen zerstört
- Die seit Jahren im Kampf befindliche Armee ist übermüdet und ausgehungert
- Die für den Weltkrieg Verantwortlichen, sind mit sich selbst beschäftigt
- Der Sultan, der nur darauf aus ist, seinen Thron zu schützen, wird im Zweifelsfall verschwinden.
- Der Bräutigam, General Ferit ist von jeder Anordnung des Sultans abhängig, der nur Maßnahmen ergreifen wird, die ihn am Leben erhalten werden
Nachdem Atatürk die Situation des Landes am 19. Mai 1919 zusammengefasst hatte, verkündete er seine eigene Entscheidung. „Entweder die Unabhängigkeit oder der Tod“.
Liebe Gäste, die meisten von den hier Anwesenden kennen die erfreulichen als auch unfassbar traurigen Seiten des 19. Mai 1919, der den ersten Meilenstein Richtung Befreiungskrieg symbolisiert. Auch die Deutschen, die im ersten Weltkrieg unsere Verbündeten waren und mit denen wir gemeinsam gekämpft haben, kennen die erfreulichen als auch traurigen Seiten unserer Geschichte.
Ich nenne es nun erfreulich oder traurig, aber Kriege; Kriege sind noch nie erfreulich gewesen. Sie haben immer Tränen, Waisenkinder und Witwen hinterlassen. Verlassene Länder; Verbrannte und zerstörte Häuser
In diesem Bewusstsein, gedenken wir den 100. Jahrestag des 19. Mai. 1919 und versuchen die damaligen Geschehnisse besser zu verstehen. Nun, jenseits der historischen Geschehnisse, möchten wir Gazi Mustafa Kemal Atatürk gedenken und ihn für seine besonderen Taten ehren.
Liebe Freunde,
um vor 100 Jahren den 19. Mai 1919 verstehen zu können, muss man Gazi Mustafa Kemal Atatürk verstehen. Deshalb möchte ich Ihnen eine Passage aus einem seiner Briefe vorlesen.
Der Canakkale Krieg, 1915:
Zwei wichtige Kommandeure:
Mustafa Kemal und Otto Liman von Sanders (deutscher Kommandeur)
Der Krieg ist vorbei.
Das Jahr, 1934.
Ein an der Front in Canakkale gefallener neuseeländischer Soldat schrieb an die Familien der englischen, französischen, australischen und indischen Soldaten einen Brief, in dem stand:
„Die Helden, dessen Blut auf dem Boden dieses Landes vergossen wurde! Ihr seid auf dem Boden eines Landes gestroebn, das unser Freund ist. Schlafet in Frieden und in Ruhe. Ihr werdet nebeneinander, Herz an Herz mit den türkischen Soldaten schlafen. Ihr Mütter, die ihre Söhne in ein fremdes Land in den Krieg geschickt haben: Eure Kinder und Söhne sind in unseren Herzen. Sie werden in Frieden ruhen und bequem schlafen. Nachdem Sie ihr Leben auf unserem Boden gegeben haben, sind sie zu unseren Söhnen und ein Teil von uns geworden.“
Genau deshalb ist Mustafa Kemal der Gründer der Türken!
Er ist der Mann, der sagte „Solange der Krieg nicht notwendig ist, ist es Mord!“ und der betonte: „Frieden im Land, Frieden auf der Welt“
Er hat nicht die Menschen, nicht den Hass, nicht die Verbitterung, die Feindschaft und auch nicht die Religion als Wegweiser aufgezeigt, sondern nur die Wissenschaft.
Was sagte der englische Premierminister David Lloyd George?
„In Jahrhunderte langer Historie lässt sich nur selten ein Genie finden. Seht an, welch Unglück, dass das Genie des 20. Jahrhundert den Türken zuteilwurde und er als Gegner vor uns steht.“
Der italienische Radiosender strahlte nach dem Tod Atatürks Folgendes aus:
„Caeser, Iskender, Napoleon, steht auf, euer Vorbild kommt.“
Das ist der Atatürk, den wir heute ehren möchten.
Liebe Gäste,
dieser großartige Mensch, unser Kommandeur, Staatsoberhaupt und das Genie des 20 Jahrhunderts, der das Befreiungs- und Gründungsfeuer am 19. Mai 1919 aufflackern ließ: Wir haben dank ihm, ein modernes, und liberales Heimatland, das wir die Türkei nennen dürfen.
Das ist der Grund, warum wir den 19. Mai 1919 als den Tag feiern, an dem die Türkische Republik geboren wurde.
Ja, liebe Gäste,
Egal ob wir nun in der Türkei sind oder wo anders, wir werden das vor 100 Jahren entfachte Feuer der Unabhängigkeit, unter welchen Umständen auch immer, gemeinsam und noch weitere 100 Jahre hochhalten und weitertragen. Dies ist keine Option, sondern eine aus der Historie Lehre gezogene Verpflichtung.
Hier, aus Wuppertal, möchte ich sagen: Auf noch weitere 100 Jahre und schicke unserem Gründer der Türkei meine dankbaren Grüße.
ich möchte mich bei Ihnen, verehrte Gäste, bedanken, dass Sie diesen besonderen Tag mit uns hier und heute teilen. Danke.
19 Mayıs 2019
Emsalettin Temel
Wuppertal