temel tarafından yazılmış tüm yazılar

KİLİSE ve CAMİ

Çepnimizin dününü simgeleyen tek eser 1800 yıllarında yapılmış olan kilisedir. Cami gibi kıyıma uğramamıştır. Bunun sebebi bir ”tarihi eser” olarak algılanması, korunması değil, ”kilise” olmasıdır. Yani dışlanmasıdır.

 

İnsanlar oraya ”kilise” gözüyle bakmış ve hiçbir değişim, tamirat yapmamış, kaderine terketmiştir.

”Medeni olmak nedir ? ” diye sorsak yüzlerce yanıt alırız.Yanıtların çoğu, verenin kültürel ve inançsal kabüllerine göre değişiklik göstersede, bazı kriterler vardır ki bunlar değişmez. Bu kriterler ”insanlığın ortak değerleri” dediğimiz şeylerdir. Bunlar belirli ırkın, inancın ve amacın gereği olarak gerçekleştirilmiş olsada; artık bunlar tarihsel süreç içinde yontulmuş ve yoğrulmuş, dünya insanlığının ortak kültür fenomenleri haline gelmiştir.Zaman faktörü, toplumsal değişim ve karışımlar onlara yeni bir kimlik kazandırmıştır. Bu eserlere bu evrensel kimlikleriyle bakmak ve koruyup yaşatmak gerekir.
İşte, Çepnimizdeki kilisenin de, günümüzdeki anlam ve değeri budur. Bu bakış ”Medeni olmak nedir?” sorusunun evrensel boyuttaki cevabıdır.
Çepnimizi bu çerçevede değerlendirdiğimiz zaman her birimiz, gereğini yapmamış, yapamamış olmanın mahcubiyetini hissederiz.
Adeta bir canlı gibi kendine bakanlara: ” Beni dışlamayın, ben Çepni’nin malıyım bana yardım edin. ” dercesine, Çepnilileri çağdaş bir tarih ve sorumluluk anlayışına davet etmektedir.

Bu çığlığa kulak verelim ve soralım:
” Ne yapmalıyım, ne yapmalıyız ? ” diye.
Herkes, her Çepnili, uzaktakiler yakındakiler; düşüncesini, görüş ve teklifini yazsın…
EVET, NE YAPMLIYIZ ?

CAMİ

Çepnimizin camisinin ne zaman ve kim tarafından yapıldığı (bina olara) bilinmemektedir.

Çok değişik rivayetler anlatılır.Bina olarak yapım tarihinin belirsizliğinin yanısıra, duvarındaki kitabeden 1530 yıllarında Kızılkocaoğlu İsa Bey tarafından cami tadilatı yaptırıldığı anlaşılmaktadır.

Yani kilise olarak yapılmış ve sonradan da camiye çevrilmiştir.
O tarihlerde ikinci bir ibadethanenin varlığı konusunda elimizde herhengi bir şey yoktur.

Cami bina ve çevre olarak ne yazık ki orjinalliğini koruyamamıştır. Giriş kapısındaki taş kemeri içerde mihrap işlemeleri, Selçuklular zamanında yapılan kabartmalı, işlemeli cami kapısı ne yazıkki artık yok. Yok olmasının nedeni, sanattan, mimariden, tarih bilincinden bihaber, işgüzarlığı işyaparlık gibi anlayan cahil insanların sanat katliamıdır. Giriş kapısını o muhteşem taş kabartmalarını betonla sıvayıp üzerinide yeşille boyamanın adı sanat, tarihi eser katliamı değilde nedir?

 

 

 

Orjınal demiyelim ama camiye çevrilme dönemlerinden günümüze kalan tek bölün Selçuklu köşk minaresidir.