Şiirleriyle Metin Erdem
İçimizden Biri…..
Evet içimizden biri Metin Erdem. Bir Çepnili… Bazı insanlar vardır; her insan farklıdır fakat bunlar diğerlerinden daha da farklıdır. Metin Erdem’de işte böyle… Gençlik; koşturmak, birşeyler yapmak, yapabileceği işlerin içinde mutlaka bulunmak ve katkı sunmak, devamlı aktif olmak ise, O bir ”genç”. Kasbamızla, çevresi ile ilgili bilgiler, yaşanmışların sözel taşıyıcısı olarak O bir ” yöresel tarihci”. Kasabamıza; taşına toprağına, yaylasına, dağına, ovasına aşkını şiire döktüğü için O bir ”şair”.
Kısacası, o memleketinin ve köyünün sevdalısı.
Bizler burada Metin Erdem’in yalnızca hayatını ve şair yönünü sizlere, tanımayanlara tanıtmak istiyoruz.
Okuyacağınız şiirleri içerik ve konularına göre örnek olarak aldığımız onlarca şiirlerinden yalnızca birkaçı.
Sizleri kendi dilinden hayatı ve şiirleriyle başbaşa bırakıyoruz…
Hayatım !
1946’da dünyaya gelmişim.
Çocukluğumu yaşadıktan sonra yedi yaşında okula başladım.Köyün ortasında Güveli’nin yaptığı ilkokula başladım.Öğretmenim Gemerek’li Bahri Hocaydı. Sesim güzeldi, radyodan çıkan her türküyü bellerdim. Hoca bizi baharın kırlara götürür türküler söyletirdi. Öğretmenimi çok severdim. O’da beni sever, kalem alır, delikli ikibuçuk kuruş verirdi.
Birgün bizi Kızılırmağa götürdüler. Birde baktık ki kocaman bir köprü yapıyorlar. İyi hatırlarm; önce kayıklarla geçerlerdi. Hidayet Özdemir ve Reşat Çetin kayık çalıştırırlardı. O zaman öğretmenimiz, işte koca sırıklar dikiliyor, merdane üstten vuruyor diye bize anlatıyordu.
Bize ırmakta yüzme öğretirdi.Ben, atılgan ve emsallerim içinde iri ve güçlü idim. Üçüncü sınıfta bizi Müttalip hoca okuttu. Güzel ders anlatırdı. O’ da beni çok severdi. Gider yengenin odununu kırardım, bahçeyi bellerdim.
Hiç unutmam, yeni ilkokul yapıldı oraya taşındıydık. Ehercili Mehmet Hoca baş öğretmendi ve müfettiş geldi, bizi imtihan yaptı. Bana şu soruyu sormuştu: ”İnsanın işgenbeleri kaç gözlüdür?” Düşündüm, cevabımı şöyle verdim: ”İnsanlarda mide olur, işgembe hayvanlarda olur” dedim. Müfettiş öğretmenimi tebrik etti. Çok sıkı tutarlardı, o gün bana Müttalip öğretmenim ”bugün seni serbest ediyorum” dedi. Çok sevinmiştim.
Beşinci sınıfı Emrullah Hocadan mezun oldum. Sonra Gemerek Ortaokuluna kayıt yaptırdım. Okulda hiç ağaç yoktu. Atıf Özden diye Adana’lı müdürümüz vardı. Müdüre, ”müdürüm size bir arzum var” dedim. ”Buyur evladım” dedi. ”Bizim köyde kayısı, elma, erik, kavak söğüt bunların hepsi var” dedim. ”Bahar, tam zamanı şimdi ağabeyim kaysı fidanı dikiyor” dedim. ”Bizim köyden elli kişi var, izin ver bizler burayı ağaçlandıralım” dedim. Hoca hemen bizi kamyonla köye gönderdi. Bağlara gittik, fidan söktük getirdik. Fidanları diktik, köklerine kendi ismimizi yazdı, teneke levhayla astı.
Burada iki yıl okuduktan sonra Mersin Astsubay okuluna müracat ettim. Hemen çağırdılar ve şöyle dediler: ”Senin yaşın küçük hazırlık sınıfında bir yıl okuyacaksın” dediler.Yaşım normal olsaydı üçe kaydolacaktım. Yüzseksen gün kaldım, oradan kaçtım ve köye geldim.Durumumuz iyidi. Her dediğimi alırlardı çünkü ben son çocukutm. Evde bir çift camız, iki çift öküz ve bir atımız vardı. Sen okumadın diye bana camızları ve döner pulluğu teslim ettiler.
Bir hafta sonra gitmedim.Böyle iş olmaz dedim. Bunun üzerine bana kızdılar eniştem Mustafa Güneş’in yanına çeltek verdiler. O da kuzuları dövüyorum diye beni gönderdi. Babam ”bu çocuk evlenmek istiyor galiba, sorunda everelim” demiş. Bende ” baba bana motor alın, hangi kız olsa gelir” diye cevap verdim. Ve Dursun dayının motorunu yirmiüçbin liraya aldık.Kaleycioğlu’na gittik. Dolanı dolanı elim alıştı. Kullanmaya başladık, tam iki yıl çalıştım. Onu Tüzaşara sattım tekrar döryüzonbir fiyat aldım. Biraz çalıştıktan sonra askere gittim, Manisa’ya. Dört ay orada kaldım, beni İstanbul Beşiktaş’a inzibat olarak verdiler. Askerliğim çok rahat geçti.
Terhis oldum, kasabama geldim. Evin önünde döryüzonbeş fiyat. Ağabeyime sordum, ”öbürünü Kıroğlana sattım bunu Ankara’dan kırkdört bine peşin aldım” dedi. Sabahleyin bismillah dedik işe başladık. Bir yıl sonra ağabeyimle ayrıldık ve çok zor geldi bana. Alınan motor ve yetmiş koyun bana düştü.Ağabeyim kendisine fergüson aldı.
Sonra hanımı kardeşleri Almanya’ya getirdi. Benide davet ettiler. Wuppertal’e geldim. Kasaphanede bir yıl çalıştım. Burdan çıktım Elba’ya girdim. Ordan süt fabrikasına ve son olarak Jakstadt’ çalıştım emekli oldum.
Uzuntarlaya bir ev yaptırdım.
Allahın her gününe şükürler olsun. Allah önce komşuma versin, sonrada bana.
26.01.1994
Metin Erdem’in, kasabamız ve çevresi ile ilgili yazdıklarından bir demet şiir…..
Çepni
Bir ucundan bir uca uzamış
Mor menemşeye boyanmış
Her yanını soğuk sular sarmış
Benim biricik mutlu köyüm.
….
Karşı karşı bağları var
Engin yüksek dağları var
Cuha palto giymiş ağları var
Benim yeşillere bürünmüş köyüm.
.
Çepni Baharı
Bahar gelmiş Kızılırmak coşmuş
Çepni bağlarında çiçekler açmış
Toprak kabarmış mantarlar çıkmış
Ne güzel olur köyümün baharı.
…..
Getneler bellendi üzüm dikildi
Patatesler sıra sıra dikildi
Kuzular doğdu yuvaklara dıkıldı
Ne güzel olur köyümün baharı.
…..
Öksüzoğlan çıkar haytapıya gezer
Bazen eser bahar bazende tozar
Küçükler bahara şiirler yazar
Ne güzel olur köyümün baharı.
…..
Kuşlar çöp çeker yuva yaparlar
Yumurtlayıp üstünede yatarlar
Cıvı cıvıl ağaçlarda öterler
Ne güzel olur köyümün baharı.
…..
Bahar gelir Metin bolca dolaşır
Kuzularla oynar koşar yarışır
Küslük bilmez her baharda barışır
Ne güzel olur köyümün baharı.
12.04.1998
.
Güzel Köyüm
Garip Metin boşa kendin üzersin
Neçin garip bülbül gibi gezersin
Canım vatanım cennet gibi güzelsin
Gidemedik sılamıza ne çare.
…..
Güz gelince yaprak döker dalları
Bırakmıyor şu gurbetin yolları
Açarsada kokmaz oldu gülleri
Gidemedik köyümüze ne çare.
…..
Kavun karpuz üzüm ile şiresi
Yıdızları ayı parlar güneşi
Oğul balıdır o yarimin neşesi
Gidemedik köyümüze ne çare.
…..
Çeşit çeşit meyveleri dalda mı
Ana baba yaşlı gözlü yolda mı
Hasretin felek bu sefil kulda mı
Gidemedik köyümüze ne çare.
20.11.1994
.
Köylüm
Köyünden kaçanın duası olmaz
Her nere gitse yuvası olmaz
Vallahi cenazeni kimseler kılmaz
Sözüm köylüme özüm köylüme.
…..
Köyünden kaçma iyi uçamazsın
Hiçbir tarlaya tohum saçamazsın
Kondun bir daha göçemezsin
Sözüm köylüme özüm köylüme.
…..
Kaysın üzümün kurudu kaldı
Yetişmiş fidanların eller çaldı
Analar babalar saçların yoldu
Sözüm köylüme özüm köylüme.
…..
Yaylaları bıraktınız alanlar kurudu
Sulakları saptı havutlar kurudu
Metin çok çalıştı boşa yoruldu
Sözüm köylüme özüm köylüme.
16.12.1998
Yaylalar
Yüce yaylaları duman bürümüş
Ağaç kalmamış her yanın kurumuş
Domuz sürüleri yaylalara yürümüş
Artık dostlarına gel diye yazmış.
…..
Soğuk sular akıyor havutlar kırılmış
Etekleri gicanlarla sarılmış
Dağlar susmuş sanki çoktan yorulmuş
Ağlama güzelim gel diye yazmış.
…..
İnsanlar dağılmış yayla bilmiyor
Yaylalar bize küsmüş yüzü gülmüyor
Neden komşular bana gelmiyor
Gelde yüzümü gör diye yazmış.
…..
Atlar yayılırdı Beynamaz Karababada
Cıvıl cıvıl oynardı çocuklar ovada
Bağcak ipleri takılı dururdu kolu abada
Acı bana dostlar gel diye yazmış.
…..
Kör duman bürümüş güzel dağları
Ne gelinleri kaldı ne de ağaları
Çalıya dönmüş Çepni bağları
Yeter bana doğru gel diye yazmış.
…..
Oba oba göçler bölük bölük yürürdü
Yaylaları koyun kuzular bürürdü
Allah her tarafa mor çiçekler verirdi
Mor dağlar küsmüş gel diye yazmış.
…..
Metiniyem o dağlar senin özünden
Yağmur yağar damla düşer gözünden
Allah derman versin senin yüzünden
Yeter canım küsme gel diye yazmış.
22.11.1997
.
Soğukyurt Bizim
Soğukyurt gün doğdu yarısı alan
Çok şahitler geldi çoğuda yalan
Her sene kuruldu ufak bir plan
Taşı bizim suyu bizim Soğukyurt.
……
Örtleke yukarı göçlerde çıkar
Karataş sıcaktır insanı yakar
Cabla çiçeği mis gibi kokar
Yolu bizim gülü bizim Soğukyurt.
…..
Sağında gölekler vereptir yüzü
Bir uçtan bir uca uzanır düzü
Çok güzel olur baharla yazı
Gölü bizim suyu bizim Soğukyurt.
…..
Baharın çıkar koyunla kuzu
Bazanda otlanır kısırla yozu
Çoktan alındı köyde tapusu
Arkacı gübresi bizim Soğukyurt.
…..
Bırçalıkta çalıpancarı eşerdik
Yufka ekmeği kara taşa döşerdik
Soğanı yiye yiye şişerdik
Kuyu bizim Kısaoğlan bizim Soğukyurt.
Çifteyurt
Çifteyurdun üstünden göçler gelirdi
Geyik orhacından bakan görürdü
Alt tarafını duman bürürdü
Ne oldu sana Çifteyurt.
…..
Nerde koyunların, can kuzuların
Dolardı arhaçların alanların
Soğu soğuk akardı pınarların
Ne oldu sana Çifteyurt.
…..
Koyun meler, kuzu meler yurduna
Kimse dönüp bakmadı ardına
Artık çobanlar düşer derdine
Ne oldu sana Çifteyurt.
…..
Çifteyurt, Çatalkazık arası
Üsedale düşer onun mirası
Çok güzel yapılır nedir parası
Ne oldu sana Çifteyurt.
…..
Beş köpek beslerdi Küçük Mustafa
Geçerdi hepsi hizaya safa
Eserdi rüzgarı tertemiz hava
Ne oldu sana Çifteyurt.
…..
Metin içten içten sözün söylüyor
Yollar uzak gözlerin görmüyor
Gelin yapalım desek söze gelmiyor
Ne oldu sana Çifteyurt.
12.04.1998
.
Oralar Bizim
Karapınar bizimdi Altındiş kurdu
Ne sulağı kaldı nerede yurdu
Topseki hududu Çiçekli ardı
Karapınar Yaylası orada bizim.
…..
Armutlu Arkaçta koyunlar yatar
Üst yanda alanı bol mantar biter
Sabah erkenden dumanlar tüter
Sırasın üstüne yaylalar bizim.
…..
Göllerden aşınca Beynamaz görünür
Başınada siyah bulutlar bürünür
Guzupınarının suyundan hastalar dirilir
Karababa Dağı güllü orada bizim.
…..
Ağasuyun dereden mor koyun geçince
Güneyyurttan güzel suyun içince
Yokuş aşağı Çahonun Tarlaya inince
Kuzayyurt güzeldi orada bizim.
…..
Aşılıktan aşssam Taşlıyurdu görsem
Susasam ağzımı sulağa versem
Yatsam Yazpınarında uyusam
Yağı yoğurdu güzel olur orada bizim.
.
Bizim Dağlar
İçinden tanırım ben o elleri
Onlarki zehirde viran olurlar
Ardıçlı dağları çamlı belleri
Aşanlar Şirine hayran olurlar.
…..
Dökülür Pınarbaşı suları yarından
Baharlar yaratır kışın karından
İçenler soğuk pınarlarından
Şöyle bir silkinir ceylan olurlar.
…..
Orada yaşayan yaşlılar için
Bir taşta yoğurur derdi sevinci
Onlarki sabansız tarlasız çiftçi
Davarsız kavalsız çoban olurlar.
…..
Başıboş kırlara salar koyunu
Elinden düşürmez okla yayını
Dostlara bırakır zafer payını
Memleket yolunda kurban olurlar.
…..
Hey Metin secdeye baş koyda dinle
Taşlar dile gelsin senin derdinle
Efsane söyleyim ağla hem dinle
O şerefli mazi meğer masalmış.
27.01.1986
Çıralık Gediği
Çıralık Gediğinde kokulu otlar
Gurtluğuda kuzular hotlar
Erikli Bahçede bacılar çaşırın toplar
Ne güzel kokuyor meşesi dağlar.
…..
Güccük Mağradan çiriş tolasam
Deste deste gülerin koklasam
Yufgayıda su başında tavlasam
Ne güzel kokuyor toprağı dağlar.
…..
Kuru Çayın taşları insana güler
Her derede koyunlar kuzular meler
İnsan merak eder gam ile keder
Ne güzel kokuyor gülü dağların.
…..
Abunun Tarlada oynasak gülsek
Etleri doğrayıp tuzlayıp dilsek
Ateşte pişirip külleme yesek
Ne güzel kokar eti dağların.
…..
Büyük Mağrada hopalar öter
Ufaktan ufaktan dumanlar tüter
Metin bu gam keder bugünlük yeter
Ne güzel kokardı ardıcı dağların.
01.04.1986
.
Yaylalar
Soğukyurttan yolumuza gider
Kayacıkta koyun kuzu güder
Gelinler gelin diye el eder
İşte bizim güzel yaylalar.
…..
Eşgi Deresi, Mengişeri
Açmış top top menekşesi
Her dereden kelek sesi
İşte bizim güzel yaylalar.
…..
Dere, Oba, Çökçökler Yurdu
Hiç eksik olmaz şahbaz kurdu
Bütün orman dağın ardı
İşte bizim güzel yaylalar.
…..
Kazıklısı, Hançerlisi
Bizimdir bunların her ikisi
Karşıdan görünür Bastırma Düzü
İşte bizim güzel yaylalar.
…..
Görünür Beynamaz işte Güzelyurt
Aşılıktan görünür sınırın tut
Akasuyun Dere burda Güneyyurt
İşte bizim güzelyaylalar.
…..
Taşlıyurttan soğuk suyun içersin
Uzanır Kötüyurda geçersin
Çifteyurtla Akarı seçersin
İşte bizim güzel yaylalar.
22.03.1994
.
Benim Derneğim
On dört masa, yüzseksendört üye
Hiç doymazlar asitli suya
Alışmışlar oyun diye bir huya
Benim güzel üyelerim.
…..
Dörtyüzden başlar binaltıyüz olur
Sabah gelir aç burada kalır
Elden duyar demokrat olur
Benim şirin üyelerim.
…..
Her kağıtta sıgara yakarlar
Durmadan sağa sola bakarlar
Boş yere ellerini masaya çakarlar
Benim tatlı üyelerim.
…..
Sabah erkenden gelir dururlar
Birbirlerine laf koymayıp vururlar
Dışarı karşı birbirlerini korurlar
Benim soylu üyelerim.
28.01.1994
Dostluk Masası
Wuppertal şehrinde eser bir hava
Cemiyet dedik yaptık bir yuva
İçinde dolaşır rengarenk hava
Dost gibi sık elimi gel dostum.
…..
Bayraklar astık Türküm diyerek
Lahmacun dürüm tatlı yüyerek
Kahve ver kardeşim sütlü diyerek
Südün temiz olsun otur gel kardeşim.
…..
Şiirler yazsak çiçekler dizsek
Filmler oynatsak resimler görsek
Birbirimize ikramlı çaylar söylesek
İçten bağlansak değil mi dostum.
…..
İssiz olanlara yardım eylesek
Güzel güzel sözlerle sohbet eylesek
Kendi fırsatlarımızı dışarı vermesek
Bağlansak can cana değilmi dostum.
…..
Ne yapar isen dostca elinle
Kötü laf konuşma güzel dilinle
Kendin koymamışsan alma elnle
Doğru ol cemiyete karış değilmi dostum.
7.03.1986
Kötülük Yapma Boşuna
Dinle sana bir nasihat edeyim
Düşünüp ummana dalma boşuna
Arzuhal yazarsan Tanrıya gönder
Kulun kapısını çalma boşuna
…..
Fakire el uzat uğra arada
Onlara yardım et düşkün sırada
Kabe ister isen işte burada
Mekkeye gitme boşuna.
…..
Dünya bir pervane durmadan döner
Kimi yükselir kimisi iner
İyilik doğruluk en büyük hüner
Mazlumun ahını alma boşuna.
…..
Ehlibeyt dostunun yüzleri gülmez
Dünyayı bir pula versende olmaz
Kimsenin ettiği yanında kalmaz
Başını taşlara çalma boşuna.
…..
Niceleri geldi geçti bu handan
Kimi mahrum kaldı dinden imandan
Çepni köyü Kalaycı oğlundan
Ok atıp sinemi delme boşuna.
……
Metin Erdem yazar üç beş satırla
Kimi yaya gider kimi motorla
Allah yolunu birtek hatırla
Fazla şad olupta gülme boşuna.
11.03.1998
.
Anneme…
Dokuz ay karnında gezdirdin beni
Benim güzel annem fedakar annem
Dünyaya getirdin emzirdin beni
Benim güzel annem fedakar annem.
…..
Bana sarılırdın yavrum diyerek
Sevipte okşardın gülümseyerek
Bütün çilelere göğüs gererek
Benim güzel annem fedakar annem.
…..
Ninni çaldın kucağında uyuttun
Bibir çile ile beni büyüttün
Tatlı sözlerinle benide eğittin
Benim güzel annem fedakar annem.
…..
Ağladım göğüsünü ağzıma verdin
Bana hep tomurcuk gülümsün derdin
Bütün zorluklara hep göğüs gerdin
Benim güzel annem fedakar annem.
…..
Kalbin ipek gibi dilin bal gibi
Gönlün alçak bir turabi yol gibi
Bahçede açılan gonca gül gibi
Benim güzel annem fedakar annem.
…..
Anne gibi yoktur cihanda bir yar
Dolaşsan dünyayı hep diyar diyar
Hayır duasını alan bahtiyar
Benim güzel annem fedakar annem.
…..
Büyütüp besledin sıraya kattın
Yavrum diyerekten elimden tuttun
Everdin mutlu ve bahtiyar ettin
Benim güzel annem fedakar annem.
…..
Gözümün nurusun başımın tacı
Daima bizler için hayır duacı
Sensin bütün dertlerimin ilacı
Benim güzel annem fedakar annem.
…..
Kul Metin yazarım ben yana yana
Dünya hep bir yana anne bir yana
Her zaman şefkatle sarıldı bana
Benim güzel annem fedakar annem.
21.03.1998